İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ İLE DEMOKRASİNİN ORTAYA ÇIKIŞI
A- İnsan Hakları Düşüncesinin Ortaya Çıkışı
Yeni Çağ'da İnsan Hakları Düşüncesinin Gelişimi:
İnsan hakları düşüncesinin gelişiminde ilk ciddi başarılara 17. ve 18. yüzyıllarda ulaşılmıştır.O dönemde bu düşünceye en büyük katkıyı "doğal hukuk" düşüncesi diye bilinen akım sağlamıştır.Doğal hukukçulara göre; "insanın doğuştan kazandığı haklar ve özgürlükler vardı.Bunlar sınırlanamaz, engellenemez, baskı altında tutulamazdı."Doğal Hukuk Akımı'nın en önemli temsilcileri, T.Hobs ve J.J.Russo'dur.
Tarihsel süreçte, insan hakları düşüncesi adım adım geliştirilmiştir.Bu gelişmeler özetle şu şekildedir:
*1689 İngiltere Haklar Bildirgesi
*1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi
*1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi
Bunlardan sonuncusu olan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi, diğer ikisine göre daha geniş kapsamlıdır.Sadece Fransızlar için değil, herkes için geçerli hakları ilan etmiştir.
Bu haklardan en önemlileri şunlardır;
*Bütün insanlar özgür doğar ve eşit haklara sahiptir.
*Devlet, temel hakları ve özgürlükleri korumak zorundadır.
*Kanunlar önünde tüm insanlar eşittir.
Yeni Çağ'ın sonlarına doğru, yaşama hakkı, özel yaşamın gizliliği, sağlık hakkı, eğitim hakkı, düşünce, kanaat ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi "birinci kuşak haklar" da denilen hak ve özgürlükler belirlenmiştir.
20.Yüzyılda İnsan Hakları Düşüncesindeki Gelişmeler
İnsan hakları mücadelesi, yüzyıllar boyu sürmüş olsa da bu hakların uluslar arası alanda kabul görmesi oldukça yenidir.II.Dünya Savaşı'ndan sonra insan hakları, ülkelerin kendi iç sorunları olmaktan çıkarılmıştır.1945 yılında, Birleşmiş Milletler Antlaşması imzalanmıştır.Devletler, insanlığa veinsan haklarına karşı yapılan saldırları uluslar arası düzeyde önleme çabasına girmişlerdir.Buna bağlı olarak 10 Aralık 1948'de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB) imzalanmıştır.Bu bildirgede;
*Yaşama Hakkı,
*Kişi Güvenliği,
*İşkence ve kölelik yasağı,
*Haksız tutuklamaların önlenmesi,
*Herkesin ülkesindeki yönetime katılması,
*Yasalar önünde eşitlik,
*Konut dokunulmazlığı,
*Özel yaşamın gizliliği,
*Din ve vicdan özgürlüğü gibi konular yer almıştır.
Bu hakların tamamından tüm ülkelerde yaşayan insanların yararlanması ilkesi benimsenmiştir.Kişilerin insanca yaşaması için, ekonomik ve sosyal baskılardan kurtulmaları gerektiği vurgulanmıştır.
İHEB, fazlaca bağlayıcılığı olmayan bir bildirgeydi.Yıllar sonra "Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme" ile "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme" de uluslarca imzalandı.1976 yılında 35 ülkenin imzalamasıyla İHEB(İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi), hem bağlayıcı hem de yükümlülük getiren bir içerik kazanmış oldu.Türkiye de 10 Mart 1954'te sözleşmeyi imzalayarak bu yükümlülüğü üstlenmiştir.
Günümüzde, insan haklarıyla ilgili çalışmalar daha da hızlanmıştır.Çünkü, demokratik yönetimlerin temelinde insan haklarının korunması vardır.Gelişen bilim ve teknoloji yeni insan haklarını ortaya çıkarmıştır.Bunlar:Çevre hakkı, barış hakkı, gelişme ve ilerleme hakkı, insanlığın ortak mirasını koruma hakkı gibi haklardır.
B. KAVRAMLAR
Hak Kavramı
Hak, bir şeyi yapabilme yetkisidir.Bunu yapıp yapmamakta herkes kişi serbesttir.Yani kişi hakkını kullanır ya da kullanmaz.Kimi hakların çiğnenmesi, ahlaki olarak saygısızlıktır.Bazı haklar ise yasalarla koruma altına alınmıştır.
İnsan Hakları Kavramı
İnsan hakları, bütün insanların yalnızca insan olmalarından dolayı sahip oldukları haklara denir.Bu hakların temelinde, insanın değerli bir varlık olduğu anlayışı yatar.
Evrensellik Kavramı
Evrensel bütün insanlığı ilgilendiren, dünya ölçüsünde, dünya çapında demektir.Örneğin, bilim ve sanat evrenseldir.
Bir düşüncenin evrensel olması, dünyanın neresinde olursa olsun değer taşıması anlamına gelir.İnsan hakları da evrensel bir kavramdır.Bugün, tüm demokratik toplumlar, insan haklarının evrenselliğini kabul ederek insanlar arasında hiçbir ayrım yapılmadan bu hakları sağlamaya çalışmaktadır.Çünkü, insan hakları her zaman, her yerde ve herkes için geçerli olan haklardır.
İnsan hakları temelde, insanın özündeki değeri korumayı amaçlar.Çağımızın ideali, insan haklarını gerçekleştirebilecek, güvence altına alabilecek bir toplum düzenini, dünyanın her yerine yayabilmektir.
TÜRKİYE’DE İNSAN HAKLARI, DEMOKRASİ VE VATANDAŞLIK
DEĞERLERİNİN GELİŞMESİNDE TANZİMAT DÖNEMİ
SANATÇILARININ ETKİLERİ
Türkiye’de insan hakları ve demokrasi kavramının ortaya çıkmasında ve gelişmesinde Tanzimat dönemi sanatçılarının öncü rollerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışma, literatür taramasına dayalı tarama modelindedir. Çalışma, dönemin sanatçılarından Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’in eserlerinin irdelenmesi ile sınırlandırılmıştır. Tanzimat dönemi şairlerinden Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal “hak, adalet, kanun, eşitlik, hürriyet” gibi kavramları edebiyatımıza ve gazete yazıları vasıtasıyla kamuoyunun gündemine ilk kez getiren sanatçılardır. Bu kavramları yalnız temalaştırmakla kalmamışlar, ülkemizde kurumsallaşması için ilk siyasal mücadeleyi de başlatmışlardır. Demokrasinin temel kurumlarından olan millet meclisinin açılması ve anayasanın hazırlanması için gizli örgütler kurmuşlar, Meşrutiyet’in ilânında önemli rol üstlenen “Yeni Osmanlılar Cemiyeti”nin kurucuları ve liderleri arasında yer almışlardır. Bu özellikleriyle, Türkiye’de aydınlanmadan yana tavır alan yeni bir aydın kuşağının da ilk temsilcileridirler.
Fransız Devrimi’nden esinlenen Yeni Osmanlılar, halka seslerini duyurabilmek için, en etkili araç olarak gazete ve edebiyattan yararlanmışlardır. Bu nedenle, ülkemizde Batılı anlamda ilk gazeteciliği başlatmışlar ve basın yoluyla halkı bilgilendirmeye ve kamuoyu oluşturmaya çalışmışlardır. Bu çalışmayla, sanatçıların eserlerinde demokrasi, insan hakları ve vatandaşlık olgularına yönelik irdelemelerde bulunulmuştur. Eğitim ortamlarında demokrasi ve vatandaşlık tutumlarının geliştirilmesinde edebiyat eserleri etkili bir kaynak olabilecektir. Ulaşılan bulgulara dayalı olarak, bu değerlerin geliştirilmesinde eğitim ortamlarının nasıl düzenlenmesi gerektiğine ilişkin öneriler geliştirilmiştir.
Yrd. Doç. Dr. Hulusi GEÇGEL
|